Archiv für die Kategorie ‘Aktüel’

NEDEN

Sonntag, 19. Juli 2009

X -  NEDEN???            “PROJEDİR !”                    28. 6. 2009 – Alm

 

       Sevgili okurlarım! Böyle bir kitabı yazmak düşüncemin başında ülkemdeki bir kâbusun nasıl son bulabilir ve gençlerimize yönelik bir ekmek kapısını nasıl aralarız düşüncesi ile bu işe koyuldum, yani bu mevzuda yazmayı kendimde bir görev saydım. Dünyamızın bir kriz dönemi yaşadığı hepimizce malum ekmeğin Arslanın karnına indiğini, yüksek öğrenim görmüş olan milyonlarca gencimizin atıl kalmış bunalım içine sürüklendiğini görmek beni ziyadasi ile üzmektedir, işte bu ahvalde acaba benimde nasıl bir katkım olur düşüncem bana bu şekilde bir çalışma yapmak sevdası yükledi. Yetmişimi aşmış bir delikanlı olarak bildik-lerimi mezara götürmem mi lâzım dedim, işte bu düşünce ile bir nebze faydam olurmu diyerek bu kitabımı yazmaya karar verdim.

 

       Sevgili okurlarım! Hemen ifade edeyim, günümüzde Futbol bütün dünyanın malûmu ki en büyük pastalardan birisi futbol dünyasında dönen paralardır, bizim gençlerimiz bundan neden istifade etmesinler diye düşünmem beni böyle bir teşebbüse sürükledi, ne katkım olur nasıl birşeyler öğretebilirim sebebi ise çok basit hemen anlatayım, meselâ dünya futbolunda şöyle bakalım, nereden isterseniz oradan bakalım, bugün Dünyanın her yerinde, her takımında, “NEDEN?” Brazilyalı futbolcular var ve joker görevi üstlenmişler? Düşünün bir kere sorarsanız cevap olarak mahallede öğreniyorlar arsalarda yetişiyor diyorlar ben buna inanmıyorum bense Brazilyanın bazı gizlemiş olduğu şeyler var diye düşünüyorum. Meselâ kaşık yapmanın bile bir püf noktası olduğunu bir ata sözümüz doğrular. “Ne demiş herkes kaşık yaparda sapını uyduramaz!” işte benim görüşüm buradadır yani bir püf noktası vardır, önce öğreteceksin ki istemeğe hakkın olsun diye düşünmekteyim. Meselâ bir “ver kaçın” püf noktası, bir top stop’unun püf noktası bunları halen bilmeyen ve yahut beceremeyen futbolcuların olduğu bir Arenada milyon dolarların bu gibi futbolculara ödendiği bir Arenada bizim bu işe bir katkımız olurmu, olursa ne kadar olur ile bu kitabı yazmaya karar verdim? Yanlız şuda varki bu iş sadece kitaplada olmaz diyorum bu bir Devlet politikası olarak görsel yayınla gençlere ulaşması gerekir, aksi halde sırf kitap ile noksan olur düşüncesindeyim. Çünkü bir ver kaçın nasıl önlenir varsiyonlarıda vardır, öğrenilmek mecburiyeti ancak görsel yayın ile anlatılır, aslında bu işe ulusal televizyonların yayın yapması gerekir Hükümetin bu yönde bir politikası olursa netice alınır diyorum.

      Bakınız günümüzde dünya bir genel kriz yaşadığı halde futbolda astronomik paralar konuşulmaktadır, milyon dolarların uçuştuğu bu piyasada neden Türk geçleri istifade etmesinler? Bu ülkemiz için bir kriz yardımcısı olamazmı? Ben kendi olçülerimde bir nebze katkım olursa kendimi mutlu sayacağım, buna bazı teşebbüslerime rağmen şu ana kadar yetkililerden olumlu bir cevapta almış deği-lim, aslında üzülmüyorda değilim. Kafamda hep “ACABA’LAR?” yatıyor, ben diyorum nasıl birşeyler sunarımda Devletime, Devletimin gençlerine bir nebze faydam olur düşüncesi ile “PROJELER!” hazırlıyorum, 70 yaşını aşkın delikanlı gibi bilgisayarımın başında yazıyor yazıyorum. “ACABA DİYORUM ACABA”

PROJEDİR!

 

Devletin büyüklerine, Spor bakanlığına, Futbol Federasyonuna gönderilmek üzere hazırlanmıştır ve saygı ile sunulur.

 

1-) önce ifade edelim ki futbol günümüz dünyasında bir göz zevki,”TEMAŞA!”

olmasının dışında ayni zamanda birde ekmek kapısıdır.

2-) güzel ve bilinçli öğretildiğinde ve gençlerimize bu yönde hizmet verildiğinde  çok güzel şeyleri birlikte görmek mümkün olacaktır. Çünkü sehirciler artık körü körüne tabir caiz ise fanatik olmayacaklar ve kendi takımlarını, futbolcularını sorgulama durumuna geleceklerdir.

3-) futbol bir ferdi spor değil bir ekip oyunudur, enaz 20 kişilik kadrosu olması gereken bir spor dalı 11 er kişilik takımların teşkili ile oynanır. Buradaki esas mesele 11 kişi ile oynanan bu oyunun birde yönetim kadrosu olması mecburiyeti vardır. İdari yönetim, birde teknik yönetimi vardır. Tabii ki elde mevcut yönet-melikler ve kanunlar çerçevesinde yönetilirler.

4-) İDARİ KADRO! Teknik kadroyu ve takımı oluşturan diğer elemanların kulübe intikalini sağlar mevcut bir kadro oluşturur. Yönetimin dışındaki teknik kadro Antrenör, Teknik Drektör ve Menejer olarak tespit edilir.

 

 

5-) bizim burada esas anlatmak istediğimiz alt yapı, bir ülkede futbol var diye-

bilmemiz için önce kendi futbolcumuzla var olmak mecburiyetimiz vardır. Alt yapıdan gençler yetişmediği müddetçe her yıl milyon dolarlar heba olup giderler

6-) avrupada 8 yaşında başlar alt yapı lig maçları, bizde 14- 16 ve 17 – 18 olarak olabilir diye düşünmekteyim, çünkü alt yapı tesisler ister, antrenör ve yöneticiler hakemler ister yani bir ayrı meşakkattir emek vermek ister ve hülasa para ister.

Pekiyi! Neyi, nasıl, ne yapmamız lâzım diye sorduğumuzda? aklımıza ilk gelen cevap Hükümetin bu işe ciddi olarak bakmak mecburiyeti, hadi canım sende demeden gerek spor Bakanlığı, gerekse Futbol Federasyonun, mali Yönetimler, Belediyelerin, el atması bizde varız demesi gerekir.

7-) aksi halde bu çalışmalar çerçevesinde devletin para olarak katkısı olmasada olabilir,

8-) Alt yapı futbol adına bir para havuzu teşkil edilebilir, yedi kişilik bir yönetim

bu havuzu çok rahat yönetebilir. Saha kapatmayı kaldıracaksınız maçlar gene kendi sahasında oynanacak, taraftar cezayı neden çeksin? Cezayı kulüp çekecek misafir takımın hissesine düşen para ödendikten sonra ev sahibi ceza almış olan kulübün hissesi Alt yapı havuzuna aktarılır. Ayni zamanda bu bir oto kontrol yaratır taraftar kendi arkadaşını kontrol eder. Kırmızı kart ve para cazası uygula-nır ceza paraları alt yapı havuza gider, her maçın hasılatından yüzde 3- 5- veya 7 her hafta bir miktar para havuza gider.

9-) ülkemizde bulunan (A) diploması olan Antrenör ve Teknik Drektörlere her yıl bir seminer uygulanır, Dünyanın sayılı bir teknik drektörü getirilip 10 günlük bir seminer yaptırılır ve mecbur tutulur katılmayanın lisansı onaylanmaz. Ayrıca Türkiye 10 bölgeye ayrılır, o bölgedeki (B) lisanslı hocalar (A) lisanslı hocalar nezdinde birer haftalık seminer uygulanır ve onların lisanslarıda tastik olmadan görev dışı kalır yâni olayın mecburiyet halini alması lâzımdır. Bu masrafları havuz karşılar, hiç kimseye yük olmamak mecburiyeti vardır ki insanlar bu işe severek sarılması gerekir.

10-) bu bahsini etmiş olduğum hocaların dışında ayni uygulama bölge hakemleri adına da uygulanır ise çok çok faydalı olur kanısındayım. Dünyanın isim yapmış bir hakemi böyle bir teklfi severek kabul eder ve bu sistem her yıl tekrarlanırsa göreceksiniz ülkemizde futbolun çehresi değişecektir, halkımız futbolu daha güzel öğrenip daha mantıklı yorumlar yapacak körükörüne fanatik taraftar olma yacaktır.

11-) bu alt yapıyı kurmuş olan takımların o bölge içinde puanlı lig maçları oyna-mak mecburiyeti uygulanacaktır, her takım en fazla 20 kişilik kadro belirleyip belirlenen kadrodaki her oyuncuya bir miktar aylık ödenecektir. Meselâ 50 lira gibi oyuncu kendisini o işine bağlayacaktır. 50 lira aslında bir genç için az bir para değildir.

12-) her vilayete ve şehirlere, kazalara 3 veya 5 adet bu maçların oynanabilmesi ve idmanların bu sahalarda yapılması için plan dahilinde tesisler kurulacaktır ve bu harcamalarda havuzdan karşılandığı gibi Devlet ve Belediyeler tarafından da desteklenecektir.

13-) her bölgede lig usulü maçlar yapılacak ve buraları Federasyonun görev ver-diği gözlemcilerin yönetiminde çalışmalar yapılacaktır.

14-) gerek TRT devlet televizyonu ve gerekse ulusal televizyonlarda futbol saati uygulama mecburiyeti konacak enaz bir saat futbol öğretme dersi konacaktır. Çünkü görsel yayın ile gençlik eğitilecektir. Çok değil 3 yıl sonra memlekette futbol nasıl oynanır halkımızda bunu çok iyi öğrenip bilecektir. Çünkü futbol günümüz şartlarında para demektir, bunu en iyi şekilde uygulayıp yapmak ayni zamanda ekmeğide sofraya koymak olacaktır diye düşünmekteyim.

15-) ülkemizde bugün milyonlarca gencimiz atıl yarınından endişe duymaktadır, gene milyonlarca genç nesil harab olmaktadır, gençler arasında şizofren, obazite bir hastalık olarak ülkeyi tehdit etmektedir, üniversite bitirmiş, lise bitirmiş genç lerimizin bugün halen anne ve babalarına ne kadar yük olduğu hesaplandığında bunun ne denli ızdırap olduğunu bilmem nasıl anlatırız? Bizim bu projemiz bir nebzede olsa gençlerimize bir meşgale veya bir ışık olarak sunulursa çok şeyin değişeceğine inancımız tamdır. Günümüzde futbolun bir ekmek olarak sofraya konma zamanı çoktan gelmiştir ve bunu yapmak bir seferberlik halinde yapmak ancak gençlerimize bir nebzede olsa hareket, ışık, bir umut getirecektir. Atıl ol-maktan kurtarıp tekrar hayata bağlayacaktır. Yapılacak iş aslında çokta zor bir iş değildir.

16-) bizim şu anda yazmış olduğumuz kitabımız vardır. 5 + 5 = FUTBOL! Adını verdiğim bu kitabım A – Z  ye futbolu öğreten anlatan bir kitap olarak yazılmış-tır. Buradaki ilk ( 5 ) futbolcunun bilmesi lâzım olan olmazsa olmaz beştir, diğer

( 5 ) ise antrenör ve teknik drektörlerin olmazsa olmaz bilmesi ve uygulaması lâzım olan beştir.

 

17- ) şimdi buradan sesleniyorum! Sayın Cumhurbaşkanı, sayın Başbakan, sayın Spor Bakanı, Futbol Federasyonu başkanı, Talim Terbiye Kurumu Başkanlığı ve bütün ilgili makamlara, birinci ligte oynayan kulüp Başkanlarına, ayni zamanda basım evlerine “e- meil” ile gönderilecektir. Kitabı yayınlamak artık sadece gün meselesidir arzu duyanlar gene bize “e-meil adresimiz ile ulaşabilirler, illâki bir spansora ihtiyacımız vardır.                   

                                                                         Erdoğan Dansuk – Alm

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

      

 

BARCELONA - MANCHESTER MACI

Samstag, 30. Mai 2009

 

ONDAN  BUNDAN..                                28. mayıs. 2009 – Alm

 

             EVET!!  - 2 -   FUTBOL!

 

    Bir ikinci evette Futbol diyelim dün gece şampiyonlar ligi finalini televizyon-dan seyrettim. Barcelona – Manchester! 2 – 0  Hemen ifade edeyim ki bir futbol şöleni olarak tarihe not düşen bir maç oldu, her iki takımıda kutlamamak elde değil, futbol adına ders alınacak ve adına doktora yazılacak bir maç olarak arşi-vime sakladım. Aşağı yukarı bütün yazılarımda temas ederim Futbol göz zevki veren bir temaşadır derim dün gece o zevki doya doya yaşatan her iki takımıda kutlarım. Burada maçın en can alıcı yönü dostça ve kardeşçe kavga ve gürültü-süz bitmesi ile herkesin hakkına razı olmasını gördük. Milyonlarca televizyon sehircisinin izlediği bu şölen umarım yıllarca hatırlarda kalacaktır.

      Şimdi sevgili okurlarım! Böyle maçlar tabir caiz ise bir santraç oyunu gibidir daha ziyade Teknik Drektörler ve yıldız futbolcular neticeye nokta koyarlar. Ve ne tekim dünde öyle olmuştur sistem, strateji, taktik maçta ön plandadır. Böyle maçlar maalesef zor pozisyon yakalanan maçlardır, burada golcüler ve yıldız futbolcular ön plana çıkar. Dünkü maçta “MESSİ! mi? RONALDO! Mu?” soru-su vardı acaba hangisi? Ben burada hangisi olduğu kararını size bırakıp bir baş-kayı sizlerle paylaşmak istedim. Bu iki futbolcu adına bazı özellikleri ve teknik heyet adınada bir şeyler söylemek isterim. Genel olarak birşeyler söylemem için önce bu iki genç futbolcu arasındaki fiziksel yapılarına bir bakalım. “Ronaldo!” daha boylu poslu fiziğine baktığımızda futbol oynaması için allah vergisi bir yapısı var. “Messi!” ise 169 boyunda yere sağlam basan çok çabuk ve bu işi çok iyi bilen bir futbolcu hüviyetini fazlasıyla anlatan kimse. Şimdi oyun tarzlarına göre ve teknik drektörlerin kendilerine verilen göreve ilaveten kendi bilgilerini de oyuna katanlar olarak yorum yapmak mecburiyetindeyiz. Meselâ oyunun hemen ilk on dakikası Mancester takımı oyuna sanki bir fırtına gibi başladı, Ronaldo! 3 defa  onsekiz mevki dışından şut denemeleri yaptı, hemen ifade edeyim atılan şutların üzerinden yorum yapalım dersek istikamet olarak doğruy-du, yani ters köşeye vurulan şutlardı, fakat mesafenin uzaklığı ve isabet şansı zayıf ve kalecinin de müdahale edip sahip olacağı şutlardı, ilk yirmi dakikayı birbilerini yoklayarak geçiren bu iki takım arasındaki dakikalar uzayınca Barse-lona oyunda bir denge kurup ve birde geliştirdiği bir akınla golü buldu, bu bir teknik kadronun sistem başarısıydı. Aslında maçı seyrettiğinizda sanki Mances-ter takımı üstün gibi görünmesine rağmen mağlup olan taraftı. Bakınız baştanda söyledim boyunun 169 olmasına rağmen hiçte bundan bir yakınması yoktu çün-kü ayağı sağlam basıyordu birde aklını, bilgisini ortaya koyduğunda fark hemen ortaya çıkıyordu. Meselâ atmış olduğu o kafa golü tamamen akıl doluydu çünkü bizim her zaman söylediğimiz topa sahip olmadan kalenin boş olan yerini çok iyi görmüş üstelik zamanlamayıda çok iyi yapmıştı, kaleci sağ tarafa hareket halindeyken o kalenin boş köşesine vurmayı başarmıştı. İşte futbolun inceliği buradır. Bakınız geçmişte boyu 170 civarında olan futbolcular içerisinde gol kralı olmuş onlarca futbolcu saymak mümkündür. Şimdiki gençler pek hatırla-maz, bir zamanlar Bayern Münchende bir Hansi Müller vardı belkide 170 bile değildi boyu fakat her vurmuş olduğu şut gol, o ise arkasına bile bakmadan döner santraya giderdi, yani tabir caiz ise adrese teslim yollardı her attığı şutu. Meselâ Türkiyede bir Özer Umdu! Ancak 170 boylarında düşecek takımdan Adana spordan Türkiye liglerinin gol kralı oldu. Bir Tanju kardeşimiz yıllarca gol kralı oldu. Şimdi hemen şunu ifade edeyim anlatmak istediğim olay son hareket’ten önceki kafanızı kaldırıp atacağınız yeri illâ ki görmek olacaktır işte bizde Türk Futbolundaki noksan bence burada meydana çıkmaktadır, bu meleke yi kazanmak demektir, Futbola başlarken öğrenilmesi gerekli illâki bir olmazsa olmazdır. Nokta vuruşlar çok önemlidir buda uzun çalışmalarla kazanılır.

   Şimdi böyle büyük maçlar daha öncede dedimya Teknik Drektörler ve Gol atmakta üstün becerisi olanların maçı olur nitekim Messi ve teknik Drektörün başarısıdır bu kupayı kulübün şeref köşesine taşımıştır.

 

   Ülkemize dönüpte şöyle bir baktığımızda ligte son haftaya girilmesine rağmen şu anda halen lig şampiyonluğu ve son düşecek takımın kim olacağı belli değil-dir. Geçtiğimiz yıl Avrupa şampiyonası milli takımdan dönen sakat futbolcuları-nın iki güzide kulübümüz Fenerbahçe ve Galatasarayın tamamen belini kırmış hem avrupa hem kupa hemde ligten koparmıştır. Buna hayır diyebilecek bir kişi çıkabilirmi? Şu anda tarihte yaşanmamış bir olay yaşanmaktadır. Bir ikinci mese lede bu ülkede bu böyle olmuştur diye bir yorum yapılmamıştır. Kulüpler bu zararı sineye çekmiş buna sebep olan milli takım hocası mükâfat olarak aylığını 200 milyara çıkarmıştır, şimdi bazıları ne olmuş bak Avrupa üçüncüsü olduk ya diyerek görüş bildirebilirler, fakat bir şeyi kazanacağım diyerek geriye bir enkaz bırakmak her halde yabana atılacak bir şey olmasa gerek diye düşünmekteyim.     

     Şu anda birde Ülkemizde Mustafa Denizli Hayranlığı var onada şaşıyorum üç büyükleri şampiyon yapacak deniyor, Galatasarayı şampiyon yaptı, Fenerbahçe-yi şampiyon yaptı şimdi sıra Beşiktaşta deniyor. Doğrudur Galatasaray şampi-yon olduğunda Dervalin kurupta şampiyon hale getirdiği takım zaten şampiyon olacaktı, Fenerbahçe hakeza en güçlü kadrosu ile rakip tanımaz bir kadroydu bu yıl Beşiktaş kadrosu Ertuğrul sağlamın kurarak mucadele verdiği bir kadrodur ki bu kadronun şampiyon olmaması bu şartlar altında hem yazık hemde günahtır. Mustafa Denizli! Hızlı giden Trene ara istasyonda binmiş bir şimendifer gibidir. Bazı köşe yazarlarının dolduruşu ile sayın Başkan Demirören bir panik yaşamış-tır. Bir yere not alınız lütfen alınız, gelecek yıl bu zamanda gene konuşuruz. Çünkü kendisinde fazla bir şeyi olmayan birinin başkalarına verebileceği birşey olamaz diye düşünmekteyim. Diyeceksiniz ki hiçmi olumlu yanı yok helbette var Yusufu Transferi en olumlu yönüdür bakınız geçtiğimiz haftalarda sayın Toroğlu Messi ile Yusufu mukayese ediyordu, benim için ikiside ayni ölçektedir Yusufun atmış olduğu gole bakın. İster bir milyon olsun ister elli milyon mühim olan maçı alıp götürmektir, aradaki fark bahsini ettiğimiz farktır… Erd. Dansuk

 

 

 

 

 

Freitag, 15. Mai 2009

ey ulu ender türk halki, sayin arkadaslar.

 

türkiyenin tek kurtulusu ancak bizim türklerin uyanmasinla olusabilecek bir olay. ey atatürkcü, ey atatürkün torunlari, biziz atatürk uyanalim artik bu kabüsdan. vatani kurtarmak güzel türkiyemizi bizim elimizde. bu nasil olabilir. birlik beraberlik ile.

örgütlesmeyle. bügün bizim bu hale gelmemeizin tek sebebi gidecek yerimiz yok, herkez bir yana cekiyor.

 

alman medyasinda, hessen eyaletinin baskani koch, türklerinin allehinde politika yapiyor bizimkilerden ses yok, sen gel yahudilerin almanya (zentralrat der Juden) baskurulusu adamin agiz payini veriyor ve susturuyor. biliyormussunuz ? yahudilerin gizli örgüttü dünya capinda tam 1200 tane ödemeli ajani vardir digeri dünyanin her yerinde dagilmis yahudi, ajandir ve halkina yardim etmekte. bu kadar az ajana ragmen adamlar dünyanin en güclü gizle örgütüdür. bügün amerikan gizli örgüttünün 70 binin üzerinde ödemeli ajani var.

 

2o sene icinde ayni olayi kürtlerde basardi ve adamlar bir telefonda 10 bin  20 bin kisi toplayip yürüyüs yapip ama dogru ama yanlis güc gösteriyor. bir kürt dükkan actigi zaman ahcisi berlinden, servis personali avrupanin her yerinden para dersen dünya kadar bulabilyor. yardimlasma var, birlik var.

bizim türklerin dönerini bile aldilar ellerine yerden yere vurdular, bazi döner dükkanlarinda kurdische spezialität diye satiliyor. almanyada en cok satan fast food dönerdi, mc donald leri burger kingleri geride birakan döner bugün gammelfleisch diye millet karin doyurma niyetine  yigiyor ama cogu uzaktan ellini bile sürmüyor.

 

bir arkadasimiz dükkan actigi zaman ona yardim edecegimiz yerde gidip onun karsisina 3 tane rakip daha aciliyor bunlar olmamasi gerek ama oluyor neden cihaleten dolayisi. uyanalim artik. ben bunu yasadigim, benim gibi binlerce arkasimiz da yasamakta. olay fiyat kirmakta degil kalite verip hakkini almak. yani almanyada türkler yardima ulasmasi icin bundan böyle, kürtlere mi gidip  dilensin.

 

beni yanlis anlamayin, ben ayrimci degilim, biz zaten ayrilmisiz.

basbakan erdogan bügün kendi kafasina göre istedigi telden caliyor cünkü adam güclü, bizim cahil okuma yazma bilmeyen insanimiza örgütlesip ben seni kurtardim mesaji verdi gitti garibani sokaklarda doyurdu ve onlari bügün koyun sürüsü gibi takti arkasina. Cahil insan hic bir zaman kendisi icin ne iyidir ne degildir onun kararini veremez. onlar artik erdoganin koyunlari. onlari kurtarmak aydin bir resim cizmek, dinin politakyla ilgisi olmadigini anlatmak bizim vazifemizdir.

 

is zor ama gec degildir. unutmayalim ulu ender atatürk, osmanlinin dört bir yanini düsman sarmis iken türkiyeyi örgütlesip elinde olan az sillahla kurtarmis, bügünkü türkiyeyi bize teslim etmis. türkiye tam bölünmeden gelin birleselim, herkes biraksin pay kavgasini, vatan elden gidiyor, her birimiz atatürküz. durdurabilmek erdogani bizim elimizde

 

fikri dansuk

almanya

ulasma    fi.dan@gmx.net