Archiv für den Monat März 2009

MARTILARIN DANSI.. Ç. Şiir

Montag, 23. März 2009

TÜRKİYEM….

Montag, 23. März 2009

TÜRKİYEM..

İşte öyle bir şey!
Ağlamayι öğrendim senden,
Gülmeyi; gülmeyi unuttum ..
Yürek ateş, yürek kor
Ölmeye az kaldι şurda,
Yιldιzlarι saydιm hayalde olsa
Işte bak samanyolu,
Yedi kardeşler..
Milyarlar içinde kutup yιldιzι,
Rüyalarιmda sen varsιn,
Hayallerimde sen..
Ah, ah; Canιm Vatanιm Türkiyem..
Ne kadar özledim nedendir bilemem?
Yιllar yιlι nebir yosun kokusu,
Nebir yakamoz parladι denizlerimde,
Nede mimozalar koktu,
Akasya kokun var genizlerimde..
Yιldιz yok, ayda görünmez,
Mavi değil gökyüzü burda
Güneşte küsmüş gurub etmez..
Dertlerim yιğιn yιğιn, dertlerim öbek,
Ne sen sor, ne söyleyeyim TÜRKIYEM..

Erd. Dansuk– 10-3- 01 – Alm

NOT = Benim Şiir ve düz yazιlarιmι,
Lütfen altιndaki tarihlerine göre değerlendiriniz..

BENLE GELENLER BUNLAR…

Montag, 23. März 2009

BENLE GELENLER BUNLAR = 6 =
Not: bu pasaj yazmış olduğum kitabımdan bir bölüm olarak alınmıştır….
Kıbrıs olayları yine tarafınızdan kaşınmaktadır, Türkiyeye oynanan oyunun ikinci perdesidir, oyun ayni oyun senaryo aynidir. Butros Gali denen adam birleş miş milletler genel sekreteridir,tarafsız olması gereken mahkemenin hakimi vazi yetindedir. En azından Kıbrısta bu günlere nasıl gelindiğini bilmesi gereken kişi dir. Türk askerinin neden adada olduğun nedenleri onun malumudur. Mahkeme-ler tarafsız olduğunda değer kazanır,şikayetler dinlenir geçmişler araştırılır her iki tarafada konuşma ve savunma hakkı verilir, bu yapılmışmıdır? Bunun cevabı koskocaman bir hayırdır, çünkü tezgahlanmış bir oyun vardır O zaten davaya başlamadan peşin hükümlüdür. Davanın temelinde Müslüman- Hıristiyan düş-manlığı vardır, Türkiye korkusu vardır. Büyüyen bir Türkiyenin enazından onyıl yirmiyıl geri bırakılmak sevdası vardır, Türkiyenin büyümesi güçlü olması kor-kusu vardır.
Sayın Genel kurmay Başkanımız Doğan Güreş Paşamızın geçenlerde bir beyanatı vardı gazetelerde,Türkiye tarihte nezaman kendini toparlamaya başlasa bu şekil olaylar yaratılmıştır.Dış destekli mihraklardır bunlar demektedir, yalan mıdır,malesef yalan değil ayniyle gerçektir? Sayın birleşmiş milletler topluluğu, insan hakları savunucuları size sesleniyorum, adaleti en güzel uygulayınız. Gün-lük politikalar yerine gelecek yüz yıllara dayalı politikalar olsun. Yalana, riyaya, ırkçılığa taviz vermeyin, adaletli olun ki güçlü olasınız.tek taraflı peşin hükümlü olmayın ki güçlü olasınız.Dünyada haklıların baş vuracağı bir mahkeme olun, bir abide olun ki güçlü olasınız, bunlarda ancak dürüstlükle olacak şeylerdir. Peşin hükümlerle, günlük politikalarla, mavi boncuk oyunları ile olacak işler değildir. Güçlü olmanın birinci şartı dürüst ve namuslu olmaktan geçer. Önce oturup kendinizi şöyle bir sorgulayın, Irakta gösterdiğiniz hassasiyeti , Bosna Hersek’e gösterebildinizmi? Hayır değilmi? İşte sınıfta kaldınız.Kuarsiyeni tanı- dınız Bosnayı, makedonyayı tanımıyorsunuz.Bu devletler Alman Harbinden evvelde devlet değilmiydi ne fark var kuarsiyen ile bunların aralarında? Gözünü zün önünde Avrupanın göbeğinde soy kırımı yaşanıyor, akan kanlara katliama dur diyemiyor, durduramıyorsunuz. Sebepmi? İki yüzlü politikanız. Kısır döngü, ırkçılık, müslümanlık düşmanlığı, siz bu politikayla, bu kafaylamı dünyayı düzel teceksiniz? Dünyayı düzeltmeniz için önce kendinizi düzeltip güvenilirliğinizi kazanmanız lâzım değilmi? Ambargo koyduğunuz Sırplara ortak Pazara aldığı-nız beslemeniz has evlâdınız Yunanistan gözünüzün önünde benzin ve silah yardımı yapıyor. Ermenistan çatır çatır müslüman kırıyor karabağda.sizler Türki yeyi bölme rüyası görüyorsunuz uykunuzda..
Haa haa ha ! gülmem gerek Türkiyede hapishane denetliyorsunuz insan hakları adına çok güzel bizde katılıyoruz,ama siz bizleri davet mektuplarınızla çağırdı-nız. Otuz yılı geçti sizlerleyiz üçüncü generasyona vardık Almanyadayız. Canı-mızı verdik, kanımızı verdik, terimizi, vergimizi verdik kalkınmada en büyük faktördük yalanmı? Dile kolay karşılığında bir dilim ekmek kazandık belki daha birşeyler ama ya kaybettiklerimiz,yitirdiğimiz evlâtlarımız,yitirdiğimiz benliği-miz, gururumuz, siz insanı sadece etten kemiktenmi sandınız. Katillere,canilere, Eroin tacirlerine hüviyet verip Alman vatandaşı yapan siz bize bir rey hakkını bile vermediniz otuz yılını veren bir toplumu üstelik sizin davetinizle gelen insanları yaşarken yaşamaz yaptınız. Bumudur sizin insanlık anlayışınız? Bumu sizin dünya politikanız? Tekrar ediyorum siz bu politikayla dünyayı değil kendi-nizi bile kurtaramıyacaksınız. Yirmi otuz yılını sizlere vermiş davetinizle gelmiş her türlü hukuki haklara saygılı olduğumuz ikinci vatanımız dediğimiz burada bir diğer Avrupa ülkesine gideceğiz hoppala vize, Danimarkaya vize, Fıransaya vize, isviçreye vize on yıldır bu bizim yüzümüze şamar gibi vuruluyor. Medeni insanlar topluluğu Avrupa bumu sizin insan hakları anlayışınız? Ne kazandınız bizleri kırmaktan başka? Ben Avrupada iş güç sahibi isem, çoluğum çocuğum ailem buraya yerleşmiş okulda veya iş yerindeyse,Evim barkım oturma ve çalışma iznim Almanyada ise ben bu komşu memleketlere sadece gezmek ve ziyaret için giderim veya hafta sonu çoluk çocuk arabama biner değişiklik olsun diye günübirlik gezmeğe giderim. Yok efendim sen Türksün Türk pasaportun var giremezsin,sebep ben otuz yıldır Almanyada oturuyorum, hiç kaale almazlar istersen yüzotuz yıl otur.işim var işyerim var oturma müsadem var, ne dersen de verilecek cevap tektir “ VİZE,” Annemde geleyim torunları bir göreyim demiş Mezardan onada “ VİZE,” demişler, hoppala denmezmi buna..Vizeyi sınırları korumak için koydunuz gerekçeniz bu değilmi? Pekiyi hangi sınırınızı korudu-nuz? Almanyaya her ay kırk ellibin kişi ilticacı geliyor. Nereden, nasıl, ne için geliyor bu insanlar? Çoluğu çocuğu karısı kızı bebekleri ile, bereket beygirleri eşşekleri yok henüz, Hıdırlara düğünemi geliyor bunlar? Yabancılar yasasını üç günde çıkardınız suratımıza şamar gibi, bir iltica yasasına karar veremiyorsunuz.
Rostokta başlayan olaylar, yabancı düşmanlığı, yakıp yıkmalar, bir ayı geçti yayılmaya devam ediyor, işin kötü yanı birde halktanda destek buluyor. Bu ateş sararsa yarın öbürgün evlerimize yangın bombaları,moltof kokteyleri yağmağa başlarsa yok efendim bunlar misafirimizmi diyecekler? Buda türk buda yabancı diyecekler, yani kurunun yanında yaşta yanacak. Bunu yazmadan geçemedim, yarın felaket gelince biz düşünemedik demeyin diye bir not düşeyim dedim..
Sayın Hükümet üyeleri, sayın parlemanto üyeleri, sayın bakanlar, bu ateşin bacayı sarmaması sizin çok çabuk vereceğiniz kararlara bağlıdır.
1) Harp hali olan devletlerden gelen mültecilere yardım hepimizin insanlığın borcudur.
2) Polonyadan,Romanyadan,Türkiyeden, Bulgaristandan ve dünyanın çeşitli yerlerinden gelip yalandan siyasi hikayelerle iltica talebinde bulunanlar derhal geldikleri gibi gönderilmezlerse, ekmek uğruna geldikleri Avrupada, maalesef örgütlerin elinde eroin batağına düşüp hapislerde çile dolduracaklardır. Çünkü hiç birisi siyasi sığınmacı değil bir ekmek bir hırka diye yola düşmüşlerdir.
3) Denize düşen yılana sarılır, Açlık sofuluğu bozdurur , diyen ata sözlerimiz vardır. Sanki bu sözler bu gençler için yüzyıllar evvel söylenmiştir.
4) Bugün eroin batağı Almanya için olduğu kadar Dünyamız içinde kurutulması en önemli olan bataktır. Bunun kanunu birleşmiş milletlerde yani genel kurulda hazırlanmalı bütün dünya devletleri ayni kanunu hiçbir şekilde atlamadan bütün gerekçeleri ile acımasız çok sert uygulamalıdır. Cezalar acıtıcı olmalı bu batak kaynağından kurutulmalıdır.
5) Dünyamız yirmibirinci yüzyıla koşar adımlarla girerken gelecek nesillerimize elliyıl, yüzyıl sonra gelecek evlâtlarımıza Pırıl pırıl bir Dünya bırakmak bugün-den düşüncemiz olmalıdır. Amma öylemi? Dünyamız maalesef bu günden şu anda mahf olmuştur.Denizlerimiz, nehirlerimiz, sanayi artıkları ile doludur, atom artıkları ile doludur.ormanlar mahf olmuş kirli yağlı yağmurlar yağmakta-dır. Denizlerde balıklar ölüp karaya vurmakta, kuş çeşitleri ve diğer hayvan nesilleri yok olamktadır. Bu nedir? Bu bir felaket değilmidir? Dünyamızın mağfı değilmidir? Bugün bu duruma sahip çıkılıp dur denilmezse onyıl, yirmiyıl,yüzyıl sonra ne olacaktır? İnsan olan insan bindiği dalı kesermi, yediği sofraya pislermi bu dünya bizim evimiz soframız, mutluluklarımızı, acılarımızı, sevgilerimizi, kederlerimizi paylaştığımız yer değilmi?
Sevgili insanoğlu Allahın yarattığı en değerli varlık !!! Allah sana akıl vermiş fikir vermiş düşün bir kerre şükret. Sen canavar denen aslanı, kaplanı, yılanı sirk lerde oynattın, en zehirli yılanlara kavalı dinleten sen değilmisin? Bugün Orman
ları kesen yakan, yeri göğü denizleri havayıda pisleten sen değilmisin? hayır diyebilirmisin? SENSİN, SENSİN, SENSİN…
İşte bu kitabımı okuduktan sonra saadete gel elini başına koy ve düşün bu Dünya senin!! İstersen Himalyalarda yaşa istersen Kutuplarda,istersen Somalide yaşa bu dünya ailesinin bir ferdisin. En azından “ Buş “kadar, enazından “Kohl “ kadar, Miterand,gorbaçov, Yelsin kadar, Saddam Hüseyin, Fidel Kastro kadar Dünya ailesinin bir ferdisin yaşamaya hakkın yokmu senin? Var, varsa eğer çekinmeden dur diyeceksin. Bugüne kadar yapılan hatalar, ihmaller, kasıtlar vurdum duymazlık Dünyamızı bu hale sokmuştur, bugün buna sahip çıkmazsan yarın çok geç olacaktır. 15 / 9 / 1992 — Almanya

BİRİNCİ KUŞAK ALMANCI..

Benle gelenler bunlar,birinci kuşak almancı.
Otuz yıllar öncesi, hepside civan gibi,
Benle gelenler bunlar, benle gelenler bunlar.
Herbiri doktor kapısında, okurlardı uzaktan,
Bakınız hele bir; gözlüksüz kalmamış arasında?
Benle gelenler bunlar, benle gelenler bunlar.
Kimisi kalbinden hasta, mideden belinden kimi,
Sormaya ne hacet ki hepside benim gibi..
Benle gelenler bunlar, hasreti yudum yudum,
Sofrada aş ettiler, başardılarda hani,
Bir ömrü tükettiler, gidiyor “ Tabutlarla ,”
Benle gelenler bunlar, benle gelenler bunlar.
Benle gelenler bunlar, benle gelenler bunlar..

Erdoğan Dansuk = 2 / 2 / 1990 = alm